Üsküdar’ın İmar Sorunu “samimiyetle”, merkeze “insan” konularak, yasal sınırlar zorlanarak, gerektiğinde yasal düzenlemeler için mücadele edilerek çözülebilir. Belediye ranta göz dikmez ve belediyenin müteahhidi olmaz.
Üsküdar Belediyesi rantı alan ya da yandaşına dağıtan değil, bölgede bir rant varsa onu halka dağıtan bir misyonda, sorunları çözen hakem rolünde olmalıdır. Sorun, Belediye açısından “0 Rant, 0 Sorun” ile çözülür.
Üsküdar’da tencereler yılın 12 ayında, 7 gün 24 Saat kaynayabilir. Üsküdar günün her saatinde yaşayan bir şehir yapılabilir.
Esnafıyla, ticari işletmeleriyle, ofisleriyle, turizmiyle ekonomisi aktif, kişi başına düşen gelirin arttığı bir marka şehir yaratılabilir.
Dükkanlarına tahliye tebligatları gönderilen, dükkanları/işletmeleri başlarına yıkılan, taşınmazlarına el konulan, ekonomik hayatları bitirilen, nefesleri kesilen esnaflara can suyu olabiliriz.
Esnafıyla karşı karşıya gelen bir belediye değil, esnafını şehrin ekonomisi ve turizmi için teşvik eden, esnaflarla işbirliği yapan bir belediye kurabiliriz. Esnafa düşman, esnafına zulüm eden, hukuksuzluklar yapan bir belediyeye artık son!
Üsküdar son yıllarda sadece “yıkım”larla anılıyor farkında mıyız? Kent yönetimi; sürekli yıkarak değil, “yaparak, koruyarak, eserler bırakarak” olur.
Üsküdar’ı eserleri ile, silüeti ile marka şehir yapmak mümkün.
Bu bizim yönetim anlayışımızın özü olacak. Üsküdar’da halkçı belediyeciliğe geçiyoruz. Halk ne derse o olacak. Bunun için sadece taleplerin yasalara aykırı olup olmadığına ya da kent yönetimine uygun olup olmadığına bakacağız. Mahalle meclisleri, etkin Kent Konseyi ve yerel yönetim süreçlerinde etkin görev alan Üsküdarlılarla bunu yapabiliriz.
STK’lar ve Meslek Odalarıyla karşı karşıya olmayacağız, yan yana çalışacağız. Odaların, belediyede bir odası olacak. Birlikte yönetebiliriz; bunun en büyük teminatı bu zamana kadar Üsküdar’da halkın her kesimi ile yaptığım ortak çalışmalardır.
Üsküdar ışıkları akşam erkenden kapanan bir eve benziyor. Şehir yaşamıyor, İstanbul’un ortasındaki bu kentte hayat bir anda bitiyor. Bu kadar tarihi bir kent mekanları ile anılmıyor, ziyaretçi toplamıyor.
Meydanları yok edilmiş bir şehir silüetinden derhal çıkılmalı. Geçilen değil, gezilen bir Üsküdar’ı, kadim şehir Üsküdar’ı yeniden ortaya çıkarabiliriz.
Parklarına, yeşil alanlarına, deprem toplanma alanlarına, Validebağ Korusu’na göz diken değil, göz dikenlere barikat olan bir belediye anlayışını kurabiliriz.
Yaklaşık 40 ilden büyük bir ilçe olan Üsküdar’da insanlar temiz hava alabilmeli; Üsküdar dolgu beton meydanları ile değil, “yeşil” meydanları ile anılmalı. Bu meydanlarda, Üsküdarlılar kendisini huzurlu hissedebilmeli, buralarda yenilenmelidi
Üsküdar’da tam 13 üniversite var. On binlerce öğrenci nüfusu olan bir şehir Üsküdar. Yani Roma gibi, Berlin gibi bir üniversite şehri. İşte bu potansiyeli ortaya çıkarırsak Üsküdar her alanda uçacaktır.
Üsküdar asıl potansiyelini ortaya çıkarmış değil. Üsküdar’ın net bir kimliği maalesef yok. İşte biz Üsküdar'ın “Tarih, Kültür, Turizm Kenti” kimliğini ortaya çıkartabiliriz.
Mihrimah Sultan Cami’nin hikayesini anlatabilir, her kazıda çıkan antik kentleri dünyaya duyurabilir, aynı zamanda Kuzguncuk gibi Üsküdar’ın diğer eski mahallerindeki sosyal ve kültürel hayatı canlandırabiliriz.
Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi’nin ve Atik Valide Külliyesi’nin temeline kazı yapan, Şemsi Paşa Cami’nin duvarlarını çatlatan bir belediye değil, tarihini koruyan, turizm potansiyelini arttıran bir belediye anlayışı oluşturabiliriz.
Tüm bunları halkçı belediyecilikle, halka rağmen değil halkla birlikte yapabiliriz.
Belediye ile halkın karşı karşıya gelmeyeceği, gerektiğinde o bölgede referandumların yapılacağı bir yönetim şekli ile kimliğini bulan, talana karşı koyan, şehirleşmeyi sağlayan, kenti ulusal ve uluslar arası normlara göre dizayn eden bir belediyecilik modeli ile yeniden yaşanılabilir bir Üsküdar’ı yaratabilir, YENİDEN ÜSKÜDAR diyebiliriz.
Bu web sitesinde çerez kullanılır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek, çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.